GALATASARAY SPOR KULÜBÜ, 1905
Galatasaray Spor Kulübü,
Türk Spor Tarihi'ndeki öncü olma özelliğini hiç kuşkusuz içinden
doğduğu ve gene öncü bir kurum olan Galatasaray Lisesi'nden (Mektebi
Sultani) almıştır. Okul ile kulüp arasındaki koparılmaz bağ,
yadsınamayacak bir gerçeklik ve övünç kaynağıdır.
Devlet
adamı yetiştirmek amacıyla II. Beyazıt tarafından 1481'de kurulan
mektep, adını kurulduğu bölgeden alır ve "Galata Sarayı" olarak anılmaya
başlar. Okul modern konumuna 1 Eylül 1868'de Sultan Abdülaziz döneminde
kavuşur. Okul' un yeniden yapılanmasıyla birlikte, Türkiye'de de gerçek
anlamıyla ilk sportif çalışmalar başlamış olur ve okulda Beden Eğitimi
dersi jimnastikçi 'Monsieur Curel' tarafından eğitim programına konur.
Bu atılımlar gerçekten bir devrim niteliği taşımaktadırlar. Curel,
modern aletler eşliğinde çalıştırdığı öğrencileri sportif açıdan
geliştirirken, onlar için Kağıthane'de bir idman Bayramı düzenler. Yıl
1870'tir. Bu etkinlikte başarı gösteren sporcular değişik ödül ve
madalyalar kazanır ve yarışmaların sonunda öğrencilere "kuzulu pilav"
verilir. Bu da, sonraki yıllarda bir başka geleneğin başlangıcını
oluşturur.
Curel'den sonra görevi devralan yabancı spor hocaları
(M. Moiroux, Signor Martinetti, Stangali gibi), jimnastik ve atletizmin
yanı sıra, değişik branşlara da eğilerek (yüzme, kürek, aletli
jimnastik), bir ilki daha başlatmış olurlar. Bu çalışmaların ürünü çok
geçmeden alınmaya başlanır ve adı Türk Spor Tarihi'ne altın harflerle
yazılan Faik Üstünidman'ın yanı sıra, Binbaşı Mazhar Kazancı,
Abdurrahman ve Ahmet Robenson kardeşler GSL'nde görev alıp, izcilik,
tenis, hokey gibi spor dallarının öğrenciler arasında yaygınlaşmasını
sağlarlar. Özellikle Üstünidman'ın ön ayak olmasıyla, öğrenciler
futbolla tanışırlar. Ama oynanan futbol, bir kör dövüşünden farklı
olmayan ve kural tanımayan bir koşuşturmayı andırmaktadır. Ama futbol
GSL' nin Tören Kapısı'ndan adımını atmış ve tam bir salgına dönüşmüştür.
1901
yılında İstanbul'da yaşayan iki İngiliz, James Lafontaine ve Horace
Armitage, Rum ve İngiliz oyunculardan oluşan Kadıköy Futbol Kulübü'nü
kurmuşlar ama 1903'te takımdaki İngilizler bir anlaşmazlık sonucu
ayrılarak Moda Kulübü'nü oluşturmuşlardır. 1904 yılında ise bu kulüpler,
Imogen, Elpis, Strugglers takımlarıyla anlaşarak, İstanbul Futbol
Birliği'ni hayata geçirmişler ve bugünkü Fenerbahçe Şükrü Saraçoğlu
Stadı'nın yerinde bulunan "Union Club-İttihat Spor" sahasında düzenli
karşılaşmalar yapmaya başlamışlardır. Görüldüğü gibi bu takımlar yabancı
ya da azınlık takımlarıdır. Türk olmayan ekiplerin gerçekleştirdikleri
bu ilk futbol karşılaşmaları, GSL öğrencilerini hem ilgilendirir hem de
çok üzer. Artık onların amacı, kendi futbol kulüplerini kurmak, ölesiye
sevdikleri bu oyunun kurallarını "hatmetmek" ve yabancılarla boy
ölçüşmektir.
Türk olmayan takımları yenmek
Galatasaray
Spor Kulübü'nün kurucusu Ali Sami Yen, "Ellinci Yıl" kitabında kuruluş
öyküsünü şöyle anlatır: "1 Teşrin 1905'te mektebin beşinci sınıfında
edebiyat muallimimiz merhum Mehmet Ata beyin dersi esnasında birkaç
arkadaş baş başa vererek Galatasaray'da bir futbol kulübü kurmaya karar
verdik. İlk müteşebbisler oyuna ve mücadeleye meyyal arkadaşlardan Asım
Tevfik Sonumut, Reşat Şirvani, Cevdet Kalpakçıoğlu, Abidin Daver,
Kamil...gibi gençlerdi. Mektepde tahsilde bulunan Bulgar ve Sırp
talebesinden çevik ve kuvvetli olanlar da bize iltihak etmişlerdi.
Asım'ı muhasebeciliğe, Cevdet'i ikinci reisliğe seçmiş, kendim de Reis
olmuştum. Asım her hafta arkadaşlardan birer kuruş toplamakda mahir
olduğu için kendisini muhasebeci yapmıştık. Ben Reisliği topu yağlayıp
şişirmekle almıştım. Topumuza evladım gibi bakardım. Zaten varımız
yoğumuz da toptu. Mektebe gelirken, domuz sokağından geçer, domuz yağı
alırdım. Topu onunla yağlar, şişirirdim; yamasını yeni pabucumdan
kesmiştim. Bunu gören arkadaşlar, bana hepimizden fazla paye
vermişlerdi. Yani o zaman Reisliğe ve diğer vazifelere payeyi, en çok
çalışan kazanırdı. Cevdet de ikinci Reisliği formaları yıkadığı için
almıştı.
"Maksadımız İngilizler gibi toplu bir halde oynamak, bir renge ve bir isme malik olmak ve Türk olmayan takımları yenmek."
Kulübün
adının Gloria (Zafer) ya da Audace (Cesaret) konulması yolunda görüşler
ortaya atılmışsa da, sonuçta Galatasaray olmasında anlaşmaya
varılmıştır. Araştırmacı Cem Atabeyoğlu, Galatasaray adının, bu takımın
yaptığı ilk maçta Rum ekibini 2-0 yenerken, seyircilerin onlardan
"Galata Sarayı efendileri"diye söz etmelerinden doğduğunu yazar. Bunun
üzerine kurucular da ismi benimserler ve "Adımız Galata Sarayı olsun"
derler.
Kurucu Listeler1905'ten
1919'a kadar Galatasaray Spor Kulübü'ne Başkanlık yapan, mektebin 889
numaralı öğrencisi Ali Sami Yen, inci gibi elyazısıyla tuttuğu
Galatasaray Terbiye-i Bedeniye Kulübü ıhsaiyet Defteri'nin
(Sayım-İstatistik Defteri) 181 ve 182. sayfalarında kurucu 13 üyeyi
şöyle sıralar:
1-Ali Sami Yen
2-Asım Sonumut
3-Emin Bülend Serdaroğlu
4-Celal İbrahim
5-B. Nikolof
6-Milo Bakiş
7-Pol Bakiş
8-Bekir Sıtkı Bircan
9-Tahsin Nahit
10-Reşat Şirvanizade
11-Hüseyin Hüsnü
12-Refik Cevdet Kalpakçıoğlu
13-Abidin Daver
1905'te
Osmanlı İmparatorluğu'nda bir dernekler yasası bulunmadığından,
Galatasaray Spor Kulübü yasal olarak tescil edilme olanağını
bulamamıştır. 1912 yılında Cemiyetler Kanunu çıkarıldıktan sonra, kulüp
yasal bir kimlik kazandı. Yetkili makamlara kulüplerin tüzükleriyle
birlikte, kurucu üyelerin ad ve adreslerinin de bildirilmesi zorunlu
tutulduğundan, istifa eden ya da eğitimlerini tamamlayarak ülkelerine
dönen üyeler ilk listeden çıkarılmış ve 1 Eylül 1913'te kurucu liste
yeniden düzenlenmiştir. Kurucu üyelerin yeni sıralaması şöyle
gerçekleşmiştir:
1-Ali Sami Yen
2-Asım Sonumut
3-Emin Bülend Serdaroğlu
4-Celal İbrahim
5-Bekir Sıtkı Bircan
6-Reşat Şirvanizade
7-Refik Cevdet Kalpakçıoğlu
8-Abidin Daver.
Renklerin öyküsü
Galatasaray Spor Kulübü'nün ilk renkleri kırmızı-beyaz'dır.
Bayrağımızın renklerinden esinlenerek seçilen bu renkler, dönemin
baskıcı ve paranoyak yönetimi tarafından kuşkuyla karşılanmış ve
futbolcular sıkı bir takibe alınmışlardır. Bu nedenle, sarı-lacivert
renkler gündeme gelmiş ama bunlar da kalıcı olmamış ve Galatasaray
bugünkü renklerine kavuşmuştur. Bu renklerin öyküsünü Ali Sami Yen'den
dinleyelim:
"Birçok yerleri dolaştıktan sonra, nihayet Bahçekapı'daki Şişman Yanko'nun
dükkanına gidilerek orada zarif iki yünlü kumaşa tesadüf ettik. Biri,
vişneye çalan koyuca tatlı bir kırmızı, öteki de, içinde turuncudan iz
taşıyan tok bir sarı. Tezgahtar, mahirane bir el hareketi ile kumaşların
dalgalarını birleştirdi. Bir saka kuşunun başı ile kanadının yarattığı
renk güzelliğine benzer bir parlaklık hasıl oldu. Ateşin içindeki renk
oyunlarını görür gibi olmuştuk. Sarı-Kırmızı
alevinin takımımız üstünde parıldamasını tasavvur ediyor ve bizi derhal
galibiyetten galibiyete götüreceğini tahayyül ediyorduk. Nitekim de
öyle oldu." Buna karşılık kuruculardan Bekir Sıtkı, söz konusu renklerin Gül Baba'nın II.Beyazıt'a verdiği sarı ve kırmızı güllerden esinlendiğini ileri sürer.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder